banner32

19 Mayıs ve Atatürk

Her yıl tüm yurtta coşkuyla kutladığımız Atamızın gençliğe armağan ettiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Hatay’ın Reyhanlı ilçesindeki olaylar nedeniyle iptal edildi.

19 Mayıs ve Atatürk
Yurdun dört bir yanında spor gösterileri ve törenlerle kutlanılmasına ilişkin tüm hazırlıklar  tamamlanmışken,  Hatay’ın  Reyhanlı ilçesindeki olaylar hepimizi derinden üzmüştür.

Olaya ilişkin  bir açıklama yapan,  Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, "Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan olayda hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aziz hatırlarına saygı, içinden geçilen sürecin hassasiyeti ve yine İstanbul'da hafta sonu oynanan derbi sonrasında hayatını kaybeden genç kardeşimizin de hatırasını canlı tutmak adına, toplumsal hassasiyetlerin bir gereği olarak, illerdeki halk konserlerini iptal ettik" dedi.

Hatay Reyhanlı ilçesindeki patlamalarda , yaralılara acil şifalar, ölenlere Allah'tan rahmet ,aile ve yakınlarına başsağlığı  ve sabırlar diliyorum ,  umarım bir daha bu tür üzücü olaylar yaşanmaz.

19 MAYIS 1919 Tarihinin önemini  Tarihçi Yazar Muhittin Nalbantoğlu ile konuştuk.

Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği ve “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak kutlanan 19 Mayıs tarihinin önemi çok büyüktür.

19 Mayıs 1919 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihindeki dönüm noktalarından biridir. Atatürk’ün Samsun’a ayak bastığı tarih olan 19 Mayısı “Gençlik ve Spor Bayramı” olarak Türk Gençliğine armağan etmiştir.

 Atatürk Millî Mücadele sıralarında Türk milletini ileri götürecek olanların ve köhnemiş fikirlere karşı gelecek olanların genç fikirler olduğunu görmüştü. Bu nedenle de “gençlik” kavramı Atatürk için ayrı bir önem taşımaktadır. Atatürk gençlerden sık sık bahsederken, yaş sınırı dışında fikri olarak gençliği yani, fikirde yeniliği ifade etmiştir. O’nun şu sözü çok anlamlıdır:“Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir.”

İşgal altındaki Türkiye’nin durumunu rahmetli Yusuf Ziya Ortaç çok çarpıcı ve düşündürücü bir şiirinde şöyle anlatır:


“Ağlamaktan gözlerin kızarmıştı
akları Büyük yas karartmıştı kırmızı
bayrakları Boyunlar bükülmüştü,başlar
durmuyordu dik Kendi vatanımızda vatansızlar
gibiydik Anayurda dörtbaştan saldırmıştı
düşmanlar Türkün büyük derdini Türk olmayan ne anlar...”


Türkiye otuz asırlık tarihinin en büyük felâketini yaşıyordu. Ülkenin dört bir yanı işgal altında inliyordu. Millet kan ağlıyordu. Düşmanlar ve azınlıklar coşku içinde idiler. Artık Türk’ün işi bitmişti. Aç kurtlar gibi vatanın her tarafına saldırmışlardı. Tarihler 16 Mayıs 1919’u gösteriyordu. Uzun süren bir hazırlıktan sonra Mustafa Kemal Paşa İstanbul’dan Anadolu’da bir direniş hareketini örgütlemek için ayrılıyordu. Aynı günlerde Yahya Kemal Beyatlı Türk’ün geleceğine de ışık tutan şu mısraları yazıyordu:“Fakat bu çok süremez,
mutlaka şafak sökecek,  Ateş ve kan ile siler ordumuz bir gün lekeyi Bu insana bir şeyn (utanç) olan
mütarekeyi...”

Peki  Atamızın İstanbul’dan ayrılırken hissettikleri…

Sevgili Gülaycım, Atatürk İstanbul’dan ayrılırken neler hissettiğini daha sonraki yıllarda, büyük Türk zaferinden sekiz yıl sonra ilk defa İstanbul’a geldiğinde milletine şu veciz sözlerle anlatıyordu:

“İki büyük cihanın mültekasında (-birleştiği yerde) Türk tarihinin ziyneti, Türk milletinin gözbebeği İstanbul bütün milletin kalbinde yeri olan eşsiz kahraman İstanbul şehridir. On yıl önce işgal altındaki kan ağlayan İstanbul’dan içim sızlayarak ayrıldım. Uğurlayanım yoktu. On yıl sonra taşan, coşan İstanbul’a kavuşmuş bulunmakla sonsuz bir gurur ve mutluluk içindeyim...”

Atatürk’ü Samsun ve Anadolu yollarına götüren Bandırma vapurunda yanında bulunan arkadaşlarının “Atatürk ile Samsun’a çıkanlar” kitabında anlatıldığına göre yukarıda zikrettiğimiz “İstanbul’dan içim sızlayarak ayrıldım.” duygularını yaşarken gözleri yaşlarla dolu imiş.

Rakam olarak kısacık bir süreyi gösteren bu tarihler arasında rahmetli Mithat Cemal Kuntay’ın dediği gibi “Bazen bir rakamda bin yıl gizlidir: Türk’ün ondokuz Mayısı”
Biz bugün bu aziz vatanda -herşeye rağmen- huzur içinde yaşıyorsak o büyük ızdırap yıllarındaki uykusuz geçen harita başlarında çalışanların, ve bu çalışmaların kan bedelini canı ile ödeyen isimsiz kahraman Mehmetciklerin bir millet yaşasın diye kendini feda edenlerin yüzü suyu hürmetinedir. Bir konuşmasında,

Atatürk“Gençler!

Benim gelecekteki emellerimi gerçekleştirmeyi üstlenen gençler! Bir gün bu memleketi sizin gibi beni anlamış bir gençliğe bırakacağımdan dolayı çok memnun ve mesudum” derken Türk gençliğine olan güvenini de anlatmıştır.

Atamızın şu sözleri hepimiz için bir rehber olmalıdır:“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kâfidir”demiştir. Atatürk’ü anlamak, yaşadıklarını ve fikirlerini bilmekle mümkündür. Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında yaşanan zorlukları her zaman göz önünde tutarak, 19 Mayısları Atatürk’ün emanetine daima sahip çıkarak kutlamalıyız.

Çok teşekkür ediyorum Yeniçağ Gazetesinden Tarihçi Yazar Muhittin Nalbantoğlu,

Ben  teşekkür ediyorum,  Sultanım , Tüm yurtta barış, huzur içinde yaşayarak  istenmeyen bu tür üzücü olayların bir daha yaşanmamasını diliyorum… Allah baştaki Mustafa Kemal ve arkadaşlarına, Kurtuluş Savaşı şehitlerine rahmet eylesin.

 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız Kutlu olsun, Başarılar.


YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner33

banner14

banner34