banner32

Avrasya Hospital Psikoloğu Ferhat Akpınar'dan muhteşem bilgiler

Avrasya Hospital uzman klinik şefi Ferhat Akpınar'a psikoloji ile alakalalı merak ettiğiniz her şeyi sorduk. İşte samimi ve içten bir şekilde tüm sorularımızı cevaplandırdı. Akpınar Psikolojinin tıbbın diğer branşlarıyla ilişkisini bize detaylı olarak anlattı .

Avrasya Hospital Psikoloğu Ferhat Akpınar'dan muhteşem bilgiler
Avrasya Hospital sağlığınıza yatırım yapmaya devem ediyor

Hocam Avrasya Hospital’de nasıl bir çalışma yürütmektesiniz ve hangi alanları kapsamaktadır?

Zeytinburnu Times Haber Merkezi

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlık kelimesini bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyi olma hali olarak tanımlamaktadır. Avrasya Hospital olarak insanların bedenen iyi olmalarının yanında, ruhsal ve sosyal olarak da iyi olmalarını sağlamaya çalışıyoruz. İşte tam bu noktada Avrasya Hospital’de görev alan bir uzman psikolog olarak, tüm tıp branşları ile koordineli bir çalışma yürüterek Çocuk-Ergen-Yetişkin-Aile ve Çift Danışmanlığı hizmetlerini hastalarımıza sunmaktayız.

Bu temel ilkeleri hedef alan Psikolojik Danışmanlık hizmetlerimizi ve çalışma alanlarımızı aşağıdaki gibi sıralayabilirim:
ÇOCUK-ERGEN PSİKOLOJİSİ

         Davranış ve Uyum Sorunları
         Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu
         Fobik Bozukluklar
         Okula Uyum Sorunları ve Okul Fobisi
         Tırnak Yeme Davranışı
         Özgül Öğrenme Güçlüğü (Disleksi)
         Konuşma Bozuklukları ve Kekemelik
         Kardeş Kıskançlığı
         Yeme Problemleri
         Öfke Nöbetleri ve Saldırganlık Davranışı
         Cinsel Kimlik Gelişimi
         Anne-Baba-Çocuk İlişkisindeki Bozukluklar
         Boşanma Süreci ve Çocuk Psikolojisi
         Gelişimsel Bozukluklar
         Yalan Söyleme Davranışı
         Gelişimsel Bozukluklar
 YETİŞKİN PSİKOLOJİSİ

         Depresyon
         Panik Bozukluğu (Panik Atak)
         Kaygı Bozuklukları
         Kişilik Bozuklukları
         Cinsel İşlev Bozuklukları
         Takıntı ve Zorlantı Bozukluğu (Obsesif-Kompulsif Bozukluk)
         Dissosiyatif (Çoğul) Kimlik Bozukluğu
         Sosyal Fobi
         Yoğun Mutsuzluk ve Karamsar Ruh Hali
         Özgüven Eksikliği ve Kendini İfade Edememe
         Yetişkin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu

AİLE VE ÇİFT DANIŞMANLIĞI

         Şiddetli Geçimsizlik Sorunları
         Kıskançlık Krizleri
         Mutsuz Evlilikler
         Monoton Yaşam Tarzı ve Eylemsizlik
         İletişim Sorunları
         Boşanma Kararsızlığı
         Boşanma Kararı ve Çocuk Psikolojisi
         Yoğun İş Hayatı ve İhmal
         İlgisizlik
         Güvenme Sorunları
         Çiftler Arası Uyum Sorunları
         Öfke Patlamaları ve Sinirlilik
Yukarıda bahsettiğimiz sorunlar önlem alınmadığı takdirde bir süre sonra içinden çıkılmaz bir hal almasının yanında, kişinin yaşam kalitesini de ciddi anlamda düşürebilmektedir.
ONKOLOJİ VE PSİKOLOJİ

Peki Hocam Onkoloji ile Psikoloji bağlantısını kurduğumuzda ne gibi gerekliliklerden bahsedebilirsiniz ve hangi durumlarda psikolojik destek ihtiyacı doğuyor?

Onkoloji (Kanser) ile psikoloji ilişkisi çok önemlidir. İnsanlar kanser kelimesini duyduklarında ciddi bir şok etkisi yaşamaktalar ve duydukları bu kelime yüzünden çoğu zaman psikolojik olarak içe kapanık bir ruh haline girebiliyorlar. 

Hem kanser hastalığına yakalanmış olmak hem de psikolojilerinin bu sayede bozulmasından kaynaklı olarak tedavi olurken olumsuz bir çok etkeni ortadan kaldırmak adına, kanser tedavisini psikoterapi hizmetiyle de destekliyoruz. Birçok akademik çalışma bize psikolojik desteğin kanser tedavisinde ne kadar önemli olduğunu gösteriyor:

•Psiko-onkoloji veya kanserin psikolojik yönlerini inceleyen çalışmalar son dönemlerde önem kazanmıştır. Kanser psikolojik açıdan olumsuz etkiler yapabilen bir hastalıktır ve bugün hâlâ milyonlarca insan için kaygı, çökkünlük, acı ve ölüm sebebidir.

•Ölümün çok yakınında olabileceğini bilmek ve uygulanacak tedavi yöntemlerinin çeşitli etkileri başlıca stres
kaynaklarıdır. Hastanın fiziksel hastalığının şiddeti, seyri ve tedaviye cevabını etkileyebilecek ruhsal durumların bilinmesi hastanın yaşam kalitesini, bakımını, tedaviye uyumunu etkileyecektir (Lepore ve Coyne 2006).

•Toplam 100 kanser hastasının dahil edildiği bir araştırmada, hastaların 47'sini erkekler, 53'ünü kadınlar oluşturuyordu. Çalışmaya alınan tüm hastaların %19'unda TSSB saptanırken %43’ünde major depresyon tespit edilmiştir.

PLASTİK CERRAHİ VE PSİKOLOJİ

Hocam sizce plastik cerrahi ile psikoloji arasında da bir ilişki var mıdır? İnsanlar görüntülerinden memnun olmadıkları için bu birimlere başvuru yapıyor. Sizce bu insanlar nasıl bir psikolojiye sahipler?

Ben bir psikolog olarak her zaman insanların kendilerini ve diğer insanları oldukları gibi kabul etmelerinden yanayım. İnsan önce kendisinden memnun olmalıdır. Teknolojik olarak hızla gelişmekteyiz ve artık her şeyin bir çözümü var. Fiziksel görüntümüzdeki olumsuzlukların dahi çözüme ulaşması artık mümkün. Ancak ilk değişim bir sonra ki değişim için ilham kaynağı olur ve eğer bir süre sonra fiziksel görüntüyü değiştirme arzusu takıntı haline gelirse tehlike vardır demektir.

Toplum güzellik anlayışını kendi kültürel ve geleneksel değerlerine göre biçimlendirir. İçinde yaşadığımız topluluk ve zaman, güzelliğin şeklini tanımlar. Değişik kültür ve geleneklerde, kişinin psikolojik yapısının şekillenmesinde fiziksel görünümünün rolü değişir (Cash ve Horton 1983).

Son zamanlarda kişinin fiziksel görünümüyle ilgili sosyal baskılardan kurtulmasında plastik cerrahi önemli bir rol oynamaya başlamıştır.
GÖZ HASTALIKLARI VE PSİKOLOJİ

Peki Hocam tıp branşlarını ve bu branşların psikoloji bilimiyle ilişkisini konuşuyoruz. Şu an aklıma göz hastalıkları geliyor. Yani göz hastalıklarında da psikolojik sorunlar oluşabiliyor mu?

Bu sorunuzu akademik bir çalışma sonucunda elde edilen bulgularla açıklamaya çalışalım.
•Glokomlu hastalarda (Göz Tansiyonu) psikiyatrik morbiditenin araştırıldığı bir  çalışmada, EKSEN-I’e uygun olarak yapılan görüşme sonrasında en sık rastlanan tanının depresif bozukluk olduğu (%24.7) görülmektedir. (Cumurcu, 2007).
CİLDİYE VE PSİKOLOJİ

Hocam hazır konu akademik çalışmalardaki bulgulardan açılmışken cildiye ile psikoloji arasındaki herhangi bir ilişkiden söz edebilir mi?

Bu konuyla ilgili hemen size birkaç tane istatistik çalışmasından örnek vermeye çalışayım:

•217 psoriasis (sedef hastalığı) hastasında ölüm ve intihar düşüncesi incelenmiş. Hastaların %9.7’sinde ölüm düşüncesi, %5.5’inde intihar düşüncesi bildirilmiştir. Ölüm düşüncesi ve intihar düşüncesi ile yüksek depresyon puanları ve psoriasisin ciddiyeti arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.

•Alkol kullanımının psoriasisin şiddetini artırdığı, özellikle tedavisini olumsuz şekilde etkilediği, ayrıca mortaliteyi artırdığı bilinmektedir. Her gün 80 gramdan fazla alınan alkol psoriasisli hastalarda kaşıntıyı artırmakta, uyku bozukluklarına yol açmakta, özellikle de tedavide başarısızlığa yol açmaktadır. Literatüre baktığımızda psoriasisli hastalarda alkol kullanımının yaygın olduğuna ilişkin bulgular vardır.

•Yatarak tedavi gören dermatoloji hastaları ile yapılan bir araştırmada özellikle psoriasisli erkek hastalarda daha fazla alkol kullanımı gözlenmiştir (Morse ve ark. 1985).
Görüldüğü gibi psikoloji aslında hayatın her alanında var. Burada temel amaç tıp branşlarıyla koordinenin doğru kurulmasıdır.
KADIN HASTALIKLARI VE PSİKOLOJİ

Hocam kadın hastalıklarında psikolojik desteğin çok önemli olduğuna inananlardanım. Bize kadın hastalıklarıyla ilgili sunabileceğiniz istatistik bilgileri var mıdır?

Kadınların erkeklere oranla daha duygusal olduğunu bilmeyenimiz yoktur sanırım. Özellikle birçok kadın hastalığı sebebinden kaynaklı olarak duygusal çökkünlükler yaşayabilirler. Ancak ben size vajinismus oranlarıyla ilgili bilgiler vermeye çalışayım:

•Ülkemizde vajinismus diğer cinsel işlev bozukluklarına oranla daha sık görülmektedir. Daha önce yapılan bir araştırmada psikiyatri kliniklerine başvuran kadın hastaların %73’ünün vajinismus olduğu bildirilmiştir (Tuğrul, 1996).

Bu örneğe ek olarak klinik ortamda psikolog olarak en sık karşılaştığımız bozukluklardan biri de Post-Partum (Doğum Sonrası) Depresyonudur. Anne olan kadınlarda bir takım duygusal değişimler yaşanır. Bu duygusal değişimlerin bir çoğunu anneler kendi içlerinde yaşarlar. Hiç farkında olmadan depresyona girerler ve çocuğun bakımını dahi gerektiği şekilde yerine getirmekte zorlanırlar. Bu konuda psikolojik desteğin ne kadar önemli olduğunu vurgulamakta fayda var diye düşünüyorum.

Yine bir örnek verecek olursak “Polikistik Over” denilen sendromla ilgili yapılan bir araştırmada bu sendromun genellikle “mutsuz” kadınlarda ortaya çıktığı sonucuna ulaşılmıştır.

Gülay Hanım isterseniz kısa kısa diğer tıp branşları ve psikoloji ilişkisini ortaya koyan araştırmaları sıralamaya çalışayım;

NÖROLOJİ VE PSİKOLOJİ

•Panik bozukluğu hastaları, diğer uzmanlık alanlarına ait kliniklere de sıkça başvurabilmektedir. Vestibuler bozukluk nedeniyle başvuran hastaların %15'inin, kardiyoloji polikliniğine başvuran hastaların %16'sının, hiperventilasyon belirtileri nedeniyle hastaneye başvuranların %35'inin panik bozukluğu hastası olduğu bildirilmiştir (Lepine ve Pelissolo 1999).

BESLENME - DİYET VE PSİKOLOJİ

ANOREKSİYA: Anoreksiya nervoza genellikle ergenlik çağındaki kızlarda başlar, kendisini aşırı şişman hissetme ve zayıf kalabilmek için yemek yememe, çok sık diyet yapma, yediklerini kusma davranışları içine girerler. Aynaya baktıklarında kendilerini olduklarından daha şişman görme gibi bir yanılsamaya sahiptirler. Diğer psikiyatrik bozukluklarla karşılaştırıldığında ölüm oranının daha yüksek olduğu görülmektedir. Tedavisi mümkün olan bir hastalıktır ve geç kalınmaması gerekir. Burada anne ve babalara çok iş düşüyor. Genç erişkin çocuklarındaki fiziksel değişimi en yakından gözlemleyen onlardır. Gerekli görülen tedavi desteğinin sağlanması konusunda da ilk adımı genellikle anne-babalar atar. Bunun sebebi ise o genç bireyin kendisini fiziksel olarak anormal görmemesidir.

DAHİLİYE VE PSİKOLOJİ

Biz psikologlar danışanlarımızla yaptığımız birçok seansta “çok stresliyim, bu stres bir süre sonra öfke patlamalarına dönüşüyor” gibi fazlaca cümleler duymaktayız. Yoğun iş temposu, maddi sorunlar, zamanın yetmeyişi, mesleki tatminsizlik ve benzeri bir çok konuda insanların stresli bir yaşam tarzına sahip olmaları psikolojik olarak kendilerini etkilemektedir. Ortadan kaldırılmayan stres faktörlerinden her biri, geçen her günün ardından katlanarak artmakta ve içinden çıkılamaz bir hal almaya devam edebilmektedir. Yapılan birçok araştırmaya göre stres faktörlerinin  bir süre sonra fiziksel sorunları da beraberinde getirdiği görülmektedir. Bunların başında yoğun baş ağrıları, mide rahatsızlıkları, bel ve boyun ağrıları gelmektedir.
Örneklendirelim;

•Pek çok dahili hastalıkta depresif semptom ve sendromlar bildirilmiştir. Hall isimli araştırıcının hazırladığı dahili hastalıklar listesinde 25 dahili hastalıkta depresyon görüldüğü 61 hastalıkta ise depresyon semptomu tespit edildiği bildirilmiştir. Terminal safhadaki böbrek hastalarında depresif semptomların oranı % 1-40 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Diyaliz populasyonunda DSM-3 kriterlerine göre % 22 major depresyon tespit edilmiştir.

KARDİYOLOJİ VE PSİKOLOJİ

Koroner bypass ameliyatı geçirenlerin % 75'inden çoğunda depresyon ve psikiyatrik bozukluklar tespit edilmiştir.

BEYİN CERRAHİSİ VE PSİKOLOJİ

•Kafa travması, otizm ve DEHB’nin ortaya cıkmasına neden olacağı gibi bu bozuklukların şiddetini de arttırabilmektedir ve ozellikle çocuklarda dikkat üzerine olumsuz etkileri olduğu bilinmektedir. Çocuklukta gelişen beyin hasarının dilin etkili kullanılması gibi iletişim becerilerinde önemli bozulmalara neden olabileceği bildirilmektedir.

•(Jordan ve ark.1996, Dennis ve Barnes 2001, (Max ve Dunisch 1997, Weber ve Lutsch 2002) (Kaufman ve ark. 1993).

ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI

Otizm, mental retardasyon, ağlama nöbetleri, gecikmiş konuşma, uyum ve davranış sorunları konusunda Çocuk Hastalıkları uzmanları psikolojik destek almaları için aileyi ve çocuğu genellikle bizlere yönlendirirler. Bizler ise yukarıda belirtilen bozukluklarla ilgili hem aileyle hem de çocukla çalışma sürecini başlatır, ayrıca desteklenmesi gereken eğitim ve öğretim süreciyle ilgili öğretmenlerle koordine kurarız.

DİŞ SAĞLIĞI VE PSİKOLOJİ

Bruksizm: Genel olarak uyku sırasında dişlerin bilinçsizce sıkılmasıdır. Bruksizmi olan bir kişi uyurken dişlerini sıktığının ve rahatsız edici bir ses çıkardığının farkında değildir. Bruksizmin psikolojik ve fiziksel birçok sebebi vardır. Buna neden olan faktörlerin başında ise stresin geldiğini ve özellikle stresli dönemlerde daha da arttığını söyleyebiliriz.

KBB VE PSİKOLOJİ

Kulak-Burun-Boğaz ile Psikoloji ilişkisini de aşağıdaki araştırma örneğiyle kurmaya çalışalım;

Klinik deneyimler pek çok alerjik hastalıkta psikolojik etkenlerin tetikleyici rolü olduğunu göstermektedir. Yaşam olaylarına yönelik emosyonel yaşantıların, kişilik yapısı ve koşullanma ile bağlantılı olarak, astım başlangıcına ve gidişine katkıda bulunduğunu bildirmiştir. Psikososyal stressörler –ki bunlar arasında B ve T hücrelerinin işlevlerini etkileyen depresyon ya da diğer psikiyatrik hastalıklar sayılabilir- alerjiye yatkınlığı artırabilir ya da alerjik reaksiyonun şiddetini arttırabilir (Stein ve ark, 1989).

GÖĞÜS HASTALIKLARI VE PSİKOLOJİ

120 Panik Atak hastasının atak sırasındaki belirtileri değerlendirildiğinde en yüksek oranda çarpıntı yakınması olduğu [%92.6], bunu sırasıyla ölüm korkusu, nefes darlığı, boğulma hissi, soluğun kesilmesi ve göğüs ağrısı yakınmalarının izlediği saptanmıştır.

NEFROLOJİ VE PSİKOLOJİ

Çalışmaya katılmayı kabûl eden ve Zung Ölçeği uygulanan 145 hastan›n hiçbirisinin geçmişte veya son dönemde psikiyatrik başvurusu yoktu. Bu hastaların 70'inde SDS ölçümü %50'nin üzerindeydi. Bu 70 hastayla yapılan psikiyatrik muayene sonucunda DSM IV TR göre 67 hastaya (%46) MDB tanısı konuldu (APA 2000).

GENEL CERRAHİ VE PSİKOLOJİ

Kendini kesme davranışı sebebiyle hastaneye başvuran bireylerden alınan öykülere göre, bu kişilerin öfkeli, gergin ve stresli oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Vücutları incelendiğinde ise aynı kesme davranışını defalarca gerçekleştirdikleri ve bunu bir rahatlama yöntemi olarak kullandıklarını ifade etmişlerdir.
Bu rahatlama yönteminin anormal bir davranış olduğunu ve hem psikiyatrik hem de psikolojik destek alma gerekliliğini belirtmek lazım.
Bu röportaja başlarken “SAĞLIK” kelimesinin anlamını tanımladık. Tekrar bu tanıma dönecek olursak; sağlık, BEDENSEL-RUHSAL-SOSYAL olarak iyi olma halidir. İşte bu tanımdan yola çıkarak, bu üç alanın sağlanması ve iyi olma halinin gerçekleştirilmesi bizim temel vazifemizdir.
  
İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner33

Powered by Dailymotion

banner34