banner32

ZKS’de Gerçekleşen “bi̇ze Şai̇rden Bahset” Söyleşi̇ Programına Muhammed Eni̇s Özel Konuk Oldu

10 Aralık’ta ZKS’de gerçekleşen “Bize Şairden Bahset” söyleşi programına, Muhammed Enis Özel konuk oldu. Zeynep Arkan’ın sunduğu söyleşi programında; Özel’in şairliği, beslendiği kaynaklar ve şiir anlayışı üzerine konuşuldu.

ZKS’de Gerçekleşen “bi̇ze Şai̇rden Bahset” Söyleşi̇ Programına Muhammed Eni̇s Özel Konuk Oldu

Muhammed Enis Özel, şiirle başlayan macerasından bahsetti. “Şiire dair içimde filizlenme olmadı. Sanki her zaman içimde bir şey söylemek ihtiyacı vardı ve bu şiirle dışa çıktı. Şiir yazarken gündelik dili kullanmaktan çekinmiyorum. Geleneksel biçimi şimdiye ait olan, güncel ve sokak diliyle ilişkilendirerek şiirlerimi biçimlendiriyorum. Gündelik konuşma dilini muziplik olsun diye tercih etmiyorum. Bir dilin kâğıt üzerinde teşekkül etmediğini düşünüyorum. Doğal bir şekilde kendimi ifade edebildiğim takdirde de şiirin ritmini yakalayabileceğimi düşünüyorum. Ritme karşı her zaman merak duygum diri ve divan şiiri bunun en iyi tatbik edilebildiği yer. Divan şiirini, serbest şiire kurgulamayı doğru buluyorum. İnsanlar aruz veznine yabancı olduğu için bunu üretmenin zor olduğunu sanıyorlar. Kelimeleri, harfleri, ritmi tanımaya çalışınca aruzun çok kolay olduğunu görüyorum.” 

Özel, şiir dilini anlattı. “Sokakta büyümüş olmam bu dünyanın dilini, jargonunu şiirime taşıyor. Argo; kalıplaşmış, kuralı koyulmuş dilin dışına çıkmak, kendine mahsus ifadelerle konuşmaktır. Argo ifadeler kullanmam, şiirin estetik yanını kabul etmediğim anlamına gelmez. Şiirsel estetik çok kurgusal bir şey. Güzel söyleyişin karşısında değilim, bilakis çok severim. Ama neden sokakta kullandığımız dili şiire taşımayalım ki? İnsanlar arasında konuşurken buna fısır fısır diyebilmek önemli. Bu gibi yaklaşım ve ifadelerle dili hissedebiliyorum. Türkçeyi bu gibi işlevsellikleri nedeniyle çok seviyorum. İyi bir mısra yazdığımda yanımda olsa da sarılsam diyorum. Bir şeye inandım ve yazdım, eğer bu tavrım politikse evet politik bir şiir yazdım. İnandığım şeyi estetize etmektense ona kapıldığım için politik olduğumun farkında değildim. Kendimden uzaklaştığım zaman bunu fark ettim. Şiirin tarih boyunca hiç değişmediği, bir fikir olarak hep aynı düzlemde süre geldiğini düşünüyorum. Söylemek istediğim şeylerden vazgeçmeden yazıyorum. Şiir yazarken etkinliği önemsiyorum ve şiiri amaç için yazmıyorum.” 

Özel, en sevdiği iki şairi anlattı. “Necati Bey, kendime en yakın bulduğum şair. Onun için “rengî” sıfatını kullanıyorlar. Şeyhi ve Ahmet Paşa ile birlikte divan şiirini kuruyorlar. Söze ruh veren şair olarak anılıyor. Orhan Veli sevdiğim bir diğer şair. Bu iki şairi birbirine benzetiyorum. Biri “Türkî Basit”in kurucusu, diğeri dilde sadeleştirmeyi savunuyor. Benzer imgeleri kullandıklarına da tesadüf ettim. “Bir kadının suya değiyor ayakları” diyor Orhan Veli, Necati Bey de “su gibi ol selvinazın ayağına aktılar” diyor. Sevgilinin ayağına değen suyu ikisi de kıymetli buluyor.”  

KAYNAK:İstanbul Times Haber Ajansı (İTHA)

Hüseyin ÇETİNER

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner33

banner14

banner34