banner32

Batı insan haklarını savunamaz, ancak çiğner!

İçinde bulunduğumuz hafta İnsan Hakları Haftası olarak kutlanıyor. 1945 yılında, Birleşmiş Milletler'in kuruluşundan 3 yıl sonra Evrensel Bildirge'nin kabulü ve insan haklarının evrenselliği fikri insanlık için büyük bir kazanım olarak sunulmuştur.

Batı insan haklarını savunamaz, ancak çiğner!
Batı insan haklarını savunamaz, ancak çiğner!
 
Kıymetli Basın Mensupları
Değerli Halkımız

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilişinin üzerinden 64 yıl geçmiş olmasına rağmen, insan hakları açısından elle tutulur bir kazanım olmamıştır. Gelinen noktada insan unsurunun değil, maddi değerlerin ve eşitsizliklerin desteklendiği, güçlünün hak sahibi olduğu bir dünya ortaya çıkmıştır.

Bildirgede yer alan; insanlık ailesinin tüm üyeleri, “özgürlük, onur ve insan hakları yönünden eşit doğarlar, akıl ve vicdana sahiptirler, haklar hiçbir şekilde başkalarına ya da kurumlara devredilemez” gibi maddeler İnsanlık topluluğunun hangi üyeleri için geçerlidir, sormadan edemiyoruz doğrusu.

Ahlaki temelden, adalet duygusundan, adil paylaşımdan yoksun olan uluslararası sermayenin insanı hiçe sayan politikalarının yol açtığı ağır ekonomik kriz tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Yeryüzünü ifsat eden ırkçı, tekelci, emperyalist zihniyet, kuvveti hak nedeni kabul ederek, menfaati için halkları sömürmeyi, ülkeleri işgal etmeyi sürdürmekte insanlığın 3’te 2’sini yoksulluğa, sefalete mahkûm etmektedir.

Birleşmiş Milletler Tarım ve Gıda Örgütü’ne göre dünyamız, bugünkü nüfusun iki katını, yani 12 milyar insanı besleyebilecek zenginlikte olmasına karşın yeryüzünde bir milyar insan açlık sınırının altında yaşamaktadır, iki buçuk milyon çocuk ise açlıktan ölmüştür.

Bir yandan Afrika’da açlık sefalet devam ederken, öte yandan Amerika ve Avrupa’daki binlerce evsiz barksız insan sokaklarda yaşamaya mecbur bırakılmış ve bozulan toplum,insani değerleri bitirme noktasına getirmiştir. Dünya halkları, derinleşen işsizlik, yoksulluk ve açlıkla birlikte artan yabancı düşmanlığı, ırkçılık ve nefret söylemi öne çıkarılarak hak ihlallerine maruz bırakılmıştır. İslam  karşıtlığı ve korkusu bazı mihraklar tarafından özellikle yaygınlaştırılmış, diğer taraftan insanlık ailesinin son peygamberine pervasızca hakarette bulunulmuştur.

Geçtiğimiz günlerde terörist İsrail, Gazze'de evleri, okulları, hastaneleri bombalamış, Yüz yetmiş yedi Filistinliyi şehit etmiş, bin iki yüz yirmi iki Filistinlinin yaralanmasına neden olmuştur.

İsrail Meclisi'nde yeralan muhalif Kadima Partisi lideri Shaul Mofaz, Hamas'ın siyasi büro şefi Halid Meşal 'in Gazze'ye gelişini "suikast için kaçırılmayacak bir fırsat. İsrail, yılanın başını ezmek için büyük bir şans yakalamıştır, Meşal'e en yakın zamanda Gazze'yi terk etmesini öneririm" ifadelerini hiç çekinmeden kullanmıştır. İsrail, 1800 kilometre ötedeki Sudan'ı bombalamıştır.

Milyonlarca insanın hayatını yitirdiği işgal bölgesi Irak ve Afganistan’da her gün sivillerin katledilme haberleri gelmektedir.
 
Hani, nerede insan hakları örgütleri! Demokrasiden, özgürlükten dem vuranlar... Hani nerede liberaller, kapitalistler, hümanistler... Nerede Libya'da, Afganistan'da aslan kesilen NATO?
Neden hiç kimsenin sesi çıkmıyor.

Geçtiğimiz yıllarda Mavi Marmara Gemisi'nde dokuz masum vatandaşımız şehit edilirken de kimseden ses çıkmıyordu. Ülkemizde ise sözde istihbarat paylaşımları ile Uludere'de onlarca insanımız katlediliyor, hergün şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor. Hala darbe anayasaları ile ülke yönetiliyor, milli olmayan eğitim müfredatı dayatılırken başörtüsü yasağı yönetmelikle resmileşiyor.

Ayrıca Türkiye’de yaşayan azınlıklarla ilgili meseleler dünya kamuoyunda hemen ve etkili bir yankı bulurken aynı statüyle tanınmış olan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı kendilerine ait vakıflarda tasarrufta bulunamıyor, dinsel mekânlarına ve değerlerine yapılan sözlü ve fiili saldırılara maruz bırakılıyor. Eğitim alanında ise en temel korku anadillerini unutmak olan Batı Trakya halkı kendilerini ülkeden tecrit ettirilmiş bir halk olarak görmeye devam ediyor. Uğramış oldukları bu haksızlıklarla ilgili Avrupa ve dünya kamuoyunun hiçbir etkili ses çıkarmaması ve yüz elli bin kişilik bir halkı görmezden gelmesi batının çifte standartının göstergesidir. Dün Bosna'da oynanan oyun bugün Bangladeş'te, Filistin'de, Arakan'da, Suriye'de hatta Türkiye’de ve tüm İslam ülkelerinde oynanıyor.Her şeyden önce, Suriye'deki iç savaş durdurulmalıdır. Başbakanın açıklamasına göre şu ana dek, 50 bin Müslüman can vermiştir Suriye'de. 2,5 milyon Müslüman mülteci hayatı yaşamaya mecbur kalmıştır. Tartışmasız şekilde Suriye'de ateşkes sağlanmalıdır.

Malatya'ya yerleştirilen füze uyarı sistemlerinin ardından, Patriotların gündeme gelmesinde sanki Suriye'deki gelişmeler bahane olarak kullanılıyor. Türkiye NATO'nun savaş üssü haline geliyor.
 
Türkiye’yi kullanarak uygulayacakları proje ecdadımızın yirmi dört milyon kilometrekareye kurulu cihan devleti topraklarında “İslam Medeniyetini” yok etme projesidir.

Ey Dünyayı Özgürlük vaadi ile yakıp kavuran ateş medeniyetinin, yenidünya düzeninin sahipleri; Yer kürenin Bir Milyar insanının aç olduğu utanç yılında Bir Trilyon Dolarlık silah yatırımlarınızla mı dünyaya nizam vereceksiniz?
 
Ecdadımızın Yirmi dört milyon kilometre karelik bir sahada, yetmiş iki milleti ve iki yüz elli altı ayrı inancı, Altı Yüz küsur sene sükûnet, barış ve huzurla yaşatma ve tüm zamanların en ideal ve orijinal “birlikte yaşama modeli”ni sunma başarısını batıl ve zulüm sistemlerinizle asla inşa edemeyeceksiniz.
 
Bize emanet edilen bu ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz; İnsan Hakları çıtasını belirlemede ortaçağ karanlığından kurtulamayan batıyı değil, ecdadımızın standartlarını hedef alın.
 
Artık yüzünüzü, gönlünüzü, batıya değil, Huzur, güven, kanaat, saadet toplumunu oluşturan kendi medeniyetimize çevirin ya da emaneti ehline teslim edin.

Biz Saadet Partisi İstanbul İl Kadın Kolları olarak, her çeşit baskı ve dayatmayı reddediyoruz. Bir milletin başka bir millet ya da zümrenin görüşüne ve değer ölçülerine göre zorla ve hile ile yönetilmesini bir tür kölelik düzeni sayıyoruz. Hak ve adaleti esas alan anlayışı ile gerçek bağımsızlık ve özgürlük hareketi olan Milli Görüş’ün yeryüzüne hâkim olması için, tüm gücümüzle çalıştığımızı kamuoyuna duyuruyoruz.
 
Saygılarımızla…
 
Saadet Partisi Zeytinburnu 
İlçe Kadın Kolları adına İlçe Başkanı
 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner33

Powered by Dailymotion

banner34