Malkoçoğulları tıpkı Evrenasoğulları, Mihaloğulları, gibi maruf Akıncı ailelerinden olup II.Bayezid, Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman dönemlerinde devlete çok mühim hizmetleri dokunmuş maruf bir ailedir. Uzun yıllar Akıncı Beyi yetiştirmiş ve Niğbolu, Mohaç ve Viyana gibi Osmanlı tarihi için önem arz eden savaşlarda aktif rol üstlenmişlerdir.

Türk Tarih Kurumu, 2003 yılında başlattığı Türk Kültür Varlıkları Envanteri çalışması sırasında Bulgaristan’da önemli bir buluşu da tesadüfen gerçekleştirdi. Hakkında birçok eserler yazılan ve filmler çekilen Osmanlı’nın Akıncı beylerinden Malkoç Bey Türbesi, Bulgaristan’da Gabrova ile Lofça arasında bulundu. 1950 yılında adı Bourya olarak değiştirilen Malkoç köyündeki türbeyi, Yrd.Doç.Dr. Mehmet İbrahimgil, Öğretim Görevlisi Neval Konuk ve Mimar Mehmet Emin Yılmaz’dan oluşan ekip tespit etti. Çevresinde Akıncıların mezarlarının yer aldığı türbe içler acısı durumda. Malkoç Bey, Türkiye’de Cüneyt Arkın’ın başrolünü oynadığı Malkoçoğlu filmleriyle hafızalara kazınmıştı.

Niğbolu Gazisi

Yıldırım Bayezid, Fatih Sultan Mehmed, Sultan II.Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında önemli hizmet ve Kahramanlıkları görülen bu ailenin atası Malkoç Bey, 25 Eylül 1396 Tarihinde Niğbolu Meydan Muharebesi’nde Türk cephesinin sol kanadında görev almış ve savaşın kazanılmasında önemli katkı sağlamıştı.

Türkler Yaşıyor

Sanat Tarihçisi Neval Konuk, türbenin bulunduğu yerle ilgili çalışmasında da ilginç sonuçlara ulaştı. Buna göre, türbenin bulunduğu Gabrova ilinin Dryanovo İlçesine bağlı Bourya Köyü, Malkoçovaydı… İlçe merkeziyle Selvi (Selviova) kenti arasında kurulan Bourya (Malkoçova) Köyü, bugün de halkının çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu bir köydür.

Tarihi Şahsiyetlere Her Zaman Sahip Çıkmalıyız

Bu topraklardan çıkmış ve bu toprağın çocuğu olan ve bu Memleketin yetiştirdiği Şahsiyetlere her zaman hak ettiği değeri Millet olarak vermeliyiz. Geçmişin Kahramanlarını her zaman saygı ve sevgiyle yad etmeliyiz.
Bu Ülkenin çok eskiden Rauf Orbayları, Fevzi Çakmakları, Kazım Karabekirleri ve Mustafa Kemali vardı. Müftüleri, İmamları, Hocaları, Askerleri vardı. Kısacası Ülkeden büyük insanlarımız vardı. 17. Asırda da 20. Asırda da her dönem kasabalarına sığmayan İnsanlar büyüttü bu ülke. Çok büyük insanlardı. Yürekleri büyüktü, sınırlar dar geliyordu. Bosna’dan Pakistan sınırlarına kadar uçsuz bucaksız yerlerde; doktorluk yaptılar, öğretmenlik yaptılar, askerlik yaptılar nöbet tuttular. Üç bucağı kaç dönem üç bucağı, Çanakkale’sinden, Sarıkamış’ına, Kütülü emaresinden, Trablusgarp’a Galiçya’sına kadar 200 yıl her cephesinde savaşmış her cephesinde büyük kahramanlık göstermiş olan bu aziz millet, buralara kadar kolay gelmemiştir. Kısacası bizim olan değerlere her zaman sahip çıkmalı, korumalı ve yaşatmalıyız.