Pankreas Kanseri Belirtisi Evreleri Bulguları ve Tedavisi

Sağlık

Pankreas, karın bölgemizde midenin arka bölümünde yer alan, yumuşak yapılı ve yassı, uzun bir organımızdır. Başlıca görevi sindirim enzimlerini (lipaz, amilaz, tripsin, kimotripsin vb.) ve özellikle vücuttaki şeker metabolizmasını düzenleyen insülin ve glukagon gibi bazı hormonları salgılamaktır ve yaşam için önemli bir organdır.

Normalde vücuttaki hücreler düzenli bir şekilde bölünerek çoğalır ve zamanı gelince de ölürler. Eğer hücreler kontrolsüz bir biçimde bölünmeye devam eder ve gerek duyulmayan dokular oluşursa bu
dokuların oluşturduğu kitlelere tümör veya ur denir. Vücutta oluşan tümörler habis (malign-kötü huylu) veya selim (benign-iyi huylu) karakterde olabilirler. Kanser terimi habis yani kötü huylu tümörler için kullanılır. Habis tümörler bulundukları bölgedeki yakın organlara, kan ve lenf yoluyla da uzak organlara sıçrayabilirler ve bu durum metastaz olarak adlandırılır. Pankreas kanserinde de pankreas içindeki kanalları döşeyen hücrelerden kaynaklanan bir tümör gelişimi söz konusudur. Bu tür tümörler pankreasın eksokrin tümörleri olarak adlandırılırlar. Bunlar arasında en sık görülenler pankreasın adenokanserleridir. Pankreasın daha nadir görülen tümör cinsleri pankreastaki hormon salgılayan hücrelerden kaynaklanan tümörler ve pankreasdaki kistik yapılardan kaynaklanan tümörledir. Bu guruptaki tümörler nöroendokrin tümörler ve kistadenokarsinomlar olarak adlandırılırlar ve nisbeten daha iyi bir gidiş gösterirler. Pankreas kanseri ölümcül kanserler arasında 4. Sırada yer alır.

Pankreas kanserinin nedenleri:
Pankreas kanserinin nedeni kesin olarak bilinmekle birlikte hastalığın oluşmasına yol açtığı düşünülen bazı risk faktörleri belirlenmiştir ;
- 40 veya üzerinde olmak
- Erkek cinsiyet
- Sigara kullanmak
- Şeker hastalığı
- Kronik pankreatit (genellikle alkole bağlıdır) , herediter pankreatit,
- Ailenin veya kişinin geçmişinde bazı kolon polip tiplerin veya kolon kanserin bulunması ( Ailevi kalın
barsak polipozisi, ailevi nonpolipöz kolon kanser sendromu vb.).
- Aile geçmişinde pankreas kanserin bulunması
- Yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme (?)

Hastalığın belirtileri:
Pankreas kanserinin erken evrelerinde genellikle hiçbir belirti görülmez. Hastalığa ait bulgular
(semptomlar) ortaya çıktığında çoğunlukla tümör ileri bir evreye ulaşmış ve pankreas çevresindeki
dokulara ulaşmıştır. Semptomlar, tümörün yerine ve büyüklüğüne bağlı olarak değişir ;
- İştahsızlık
- Nedeni açıklanamayan kilo kaybı
- Üst karında hissedilen ve bazen sırta vurabilen ağrı
- Bulantı
- Depresyon,halsizlik, çabuk yorulma
- Sarılık (Tümörün safra yollarını tıkaması sonucunda ortaya çıkar, bu taktirde göz aklarında sararma,
idrarda koyulaşma ve dışkı renginde açılma olur)
Hastalıkta görülebilecek belirtiler pankreas kanseri dışında başka hastalıklarda da görülebilirler. Bu
nedenle bu tür yakınmaları olan kişiler bir doktora görünmelidirler.

Pankreas kanserinin nedenleri kesin olarak bilinmediğinden ve hastalık erken evrede herhangi bir
belirti vermediğinden önlem almak zordur. Ailevi ya da genetik yatkınlıktan dolayı pankreas kanseri
yönünden artmış bir riske sahipseniz doktorunuzun yardımıyla düzenli aralarla yapılacak tetkiklerle
erken teşhis koymak mümkündür.

TEŞHİS
Pankreas kanserinin teşhisinde doktorun bu hastalığın varlığından şüphelenmesi ve gerekli tetkikleri
istemesi önemlidir. Bu amaçla aşağıdaki incelemeler yapılabilir;
Batın ultrasonografisi:
İyi yapılmış bir ultrasonografi pankreas kanserinin erken teşhisinde yardımcıdır ve daha ileri düzeydeki
incelemelerin yapılması konusunda karar verilmesine yardımcı olur. Ultrasonografinin iyi bir yanı
radyasyon içermemesidir.

Bilgisayarlı tomografi (BT):
Karın içerisindeki yapıların ve özellikle pankreasın daha ayrıntılı bir şekilde ve ince kesitler halinde
incelenmesini sağlar. Radyasyon içermesi ve nisbeten pahalı oluşu dezavantaj oluşturmakla birlikte
pankreas tümörü varlığından şüphelenildiğinde mutlaka yapılması gereken bir inceleme yöntemidir. .

Manyetik rezonan görüntüleme( MRI):
Manyetik dalgalar yardımı ile karın içindeki yapılar BT dekine benzer bir şekilde incelenir. Radyasyon
içermemesi önemli bir üstünlüğüdür.

ERCP (Endoscopic retrograde cholangiopancreatography):
Endoskopik yöntemle pankreas kanalına kontrast madde verilerek pankreas kanalı görüntülenir.
ERCP teşhisten çok pankreastaki tümörün safra yollarına bası yaparak tıkaması sonrasında oluşan
sarılığın tedavi edilmesi amacıyla kullanılan bir yöntemdir (Bkz. Endoskopi- ERCP).

Tümör dokusundan örnek alınması (Biyopsi):
Pankreasta bir kitle saptandığında kesin teşhis ve tümör cinsinin anlaşılması amacıyla doku örneği
alınması gerekir. Bu aynı zamanda daha sonra uygulanacak olan ilaç tedavisinin seçiminde de
yardımcı olur.

Kan testleri:
Pankreas kanserinde de diğer bazı kanser çeşitlerinde olduğu gibi kanda tümör belirteçleri (tumor marker) olarak adlandırılan birtakım maddelerin arttığı saptanabilir. Bu maddeler genellikle tümörün kendisi tarafından oluşturulabildiği gibi bazen vücut tarafından da oluşturulabilir.

Pankreas kanserinde yükselen tümör belirteçleri CEA (carcino embrionic antigen) ve CA 19 9 (Carcinom antigen 19-9) dur. Bu maddeler pankreas kanseri için spesifik olmayıp sindirim sisteminin diğer kanserlerinde, safra yolları hastalıklarında ve pankreasın bazı selim hastalıklarında da yüksek bulunabilir. Tümör belirteçleri tanıdan çok tedaviye alınan cevabın değerlendirilmesi ve hastanın tedavi sonrasında izlenmesi amacıyla kullanılırlar. 

EVRELEME
Pankreas kanseri tedavisinde uygun yaklaşımı saptamak amacıyla öncelikle tümör evrelemesinin yapılması (Tümörün ne kadar büyüdüğünün ve komşu ve uzak organlara yayılım derecesinin saptanması) gerekir. Çünkü pankreas kanser tedavisinde uygulanacak tedavi yöntemleri kanserin evresine bağlı olarak değişir.
Evre 1: Tümör pankreas dışına sıçramamıştır

Evre 2: Tümör pankreasın sınırları dışına çıkmış, komşu dokulara, organlara ve lenf düğümlerine
sıçramıştır.

Evre 3: Tümör pankreas dışına, yanındaki dokulara, organlara ve lenf düğümlerine sıçramış,
pankreasın etrafındaki büyük kan damarlarına da yayılmıştır.

Evre 4: Pankreasın dışına, karaciğer gibi uzak yerlere sıçramıştır.

TEDAVİ
Cerrahi tedavi:
Kanserli tümör, tümöre komşu dokular ve yakındaki lenf düğümleri çıkarılır. Whipple ameliyatı olarak adlandırılan cerrahi yöntemde pankreas, midenin bir kısmı, onikiparmak barsağı ve etrafındaki dokular alınır. Bazen asıl tümör kitlesi çıkarılamasa da kanserin yol açtığı kusma, sarılık vb. durumların ortadan kaldırılması için cerrahi tedavi uygulanması gerekebilir.

Radyoterapi:
Radyasyon ile tümör hücrelerinin öldürülmesine ve tümörün küçültülmesine çalışılır. Cerrahi girişim öncesinde veya sonrasında uygulanabilir. Vücut dışından uygulanabileceği gibi bazen tümör yakınına koyulan radyoaktif çekirdeklerle vücut içinden de yapılabilir.

Kemoterapi :
Burada ilaçlar ile kanser hücrelerinin öldürülmesi veya çoğalımlarının durdurulmasına çalışılır. Cerrahi tedavi şansı olan hastalarda kemoterapi cerrahi tedavi öncesinde veya sonrasında verilebilir. Cerrahi tedavi şansı olmayan hastalarda günümüzde tek geçerli tedavi şansı kemoterapidir. Kemoterapi ve radyoterapi birlikte uygulandığında daha iyi sonuç alınabilir.

Pankreas kanserinde cerrahi tedavi (Whipple prosedürü)
Biyolojik Tedavi (Biyoterapi – İmmunoterapi ): İmmunoterapi olarak da bilinen biyolojik terapide, bağışıklık sistemi ( vücudun kendi koruma mekanizmaları) kanserle savaşır. Bağışıklık sistemin yeterli çalışmaması durumunda kanser oluşumunun kolaylaştığı bilinmektedir. Biyoterapi ile vücudun bağışıklık sistemi onarılır, uyarılır ya da kuvvetlendirilir. Biyoterapi tek başına uygulanabileceği gibi cerrahi tedavi, radyoterapi ve kemoterapi ile beraber de uygulanabilir. Bu şekilde tedaviye bağlı yan etkilerin azalması da sağlanmış olur. Biyoterapi ile,
- Kanser oluşum süreci durdurulur, kontrol edilir ya da bastırılır
- Kanser hücreleri bağışıklık sistemimiz tarafından daha kolay farkedilir hale getirilir.
- T-hücreleri, NK-hücreleri ve makrofajları gibi bağışıklık sistemi hücrelerinin öldürme gücü artırılır
- Normal bir hücreyi kanser hücresine dönüştüren sürec durdurulur ya da geri döndürülür
- Vücudun, tedavi süreci içinde ölen ya da hasarlanan hücrelerinin yerine yeni hücre üretmesi
hızlandırılır.
- Kanser hücrelerinin vücudun başka yerlerine sıçraması engellenir.

Biyolojik tedavi yöntemleri:
İnterferonlar

İnterferonlar vücut tarafından enfeksiyon durumunda üretilir. İnterferonlar hem enfeksiyon oluşturan yabancı maddelerle hem de kanser hücreleri ile savaşır.

Monoklonal Antikorlar
Vücuttaki her hücrenin yüzeyinde kendini tanıtan proteinler vardır. Kanser hücrelerinde değişeime uğrayarak farklılaşmış olan bu proteinler bağışıklık sisteminin uyarılmasına yol açar. Bu proteinler kanser antijenleridir ve vücut onlara karşı antikor olarak adlandırılan başka proteinler üretir. Bir tane ana antikordan aynı antijene karşı sayılarca antikor klonu üretildiğinden monoklonal diye adlandırılmaktadır. Bu tedavide kanser hücrelerinden örnek alınırak kanser hücrelerinin yüzeyinde bulunan antijenler saptanır. Sonra bu antijenlere bağlanıp antijenin üzerinde yer aldığı hücreyi öldürecek olan antikor üretilir. Bu yöntem ile üretilen antikorlar kanser hücrelerini öldürmek için tek başına kullanılabildiği gibi tedavi veya tanıda gerekli olan maddelerin kanser hücrelerine taşınmasında da kullanılabilirler. Monoklonal antikorlar ile kemoterapötik ajanların doğruca tümör hücrelerine taşınmasımümküm olabilmektedir. Bu şekilde ilacın sağlıklı dokulara taşınma ve zarar verme oranı da azalır. Yüksek konsantrasyonda kullanılabilindiğinden etkinliği konvansiyonel kemoterapiden daha yüksektir ve yan etkileri de daha azdır. Monoklonal antikorların kanser tedavisinde kullanımı yenidir ve sadece kemoterapiye dirençli vakalarda uygulanmaktadır. Günümüzde pankreas kanserinde kullanılan monoklonal antikor ‘setuksimab’ dır. Bu ilacın içerdiği antikor kanser hücresine bağlanarak hücrenin anormal çoğalmasını ve saldırgan karakter kazanmasını engeller. Tedavinin etkinliğini değerlendirmeye yönelik çalışmalar halen sürmektedir.

Monoklonal antikorlar tanısal amacla da kullanılabilir. Antikorla birleştirilen radyoaktif maddelerin kanser hücelerine bağlanmasıyla diğer yöntemler ile görüntülenemeyen kanser hücrelerinin ve metazstazların görüntülenmesini sağlanır.
İnterlökinler, vücudun lenfositlerini (bir çeşit akyuvar) aktive eder. Yani bağışıklık sistemi için önemli olan beyaz kan hücrelerinin (akyuvarlar, lökositler) coğalımını çalışmalarını uyarırlar. Bu şekilde vücut direncinde artma sağlanır. Örneğin, IL-2, tümör hücrelerini öldüren hücreleri aktifleştirir ve bağışıklık fonksiyonun kuvvetlenmesine katkıda bulunur. 

İstanbul Times Haber Merkezi
İstanbul Times Haber Merkezi 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.