Zks’de prof. Dr. Ömer türker 3 ocak’ta “islâm düşünce geleneğinde ahlakî tefekkürün kaynakları” seminerini gerçekleştirdi

Kültür-Sanat

Zeytinburnu Kültür Sanat’ta düzenlenen “İslâm Düşünce Geleneğinde Ahlakî Tefekkürün Kaynakları” seminerinin 3 Ocak’ta gerçekleşen oturumunda Prof. Dr. Ömer Türker “ahlaki idrakin tabiatı” konusunu anlattı.

Ömer Türker seminerine vicdan ve ahlaki bilinç arasındaki ilişkiye değinerek başladı. “Vicdan kelimesi, ahlaki bilinç anlamına gelen “moral consciousness” kavramının karşılığı olarak kullanılmıştır. Kelimenin ahlaki bilinç anlamında yaygın kullanımı, 19. yüzyılın ikinci yarısında yapılmaya başlayan tercümelerden sonra görülür. İslam düşüncesinin en azından iki alanında vicdan ve türevleri yaygın şekilde kullanılır. Birincisi, tasavvuf metinlerinde görülen vicdan kelimesi, ikincisi ise kelam ve mantık metinlerinde önermelerin bilgisel değerinin anlatıldığı bölümde görülen vicdaniyyat kelimesidir. Bunlardan ilki, müşahede anlamına gelirken; ikincisi, kişinin açlık ve tokluğunu bilmesi gibi insanın kendi içinde bulunduğu durumları bildiren önermeler anlamına gelir. İnsani özne, kuvveden fiile intikal ettikçe iyilik ve kötülüğe ilişkin genel idraki, hem tafsil edilir hem de davranışlara ilke olur. Bu bakımdan ahlaki bilinç iki yönlü olarak gelişir. Birincisi, herhangi bir davranış türünün tekrarına ihtiyaç duymaksızın oluşan iyilik ve kötülük idrakidir. İkincisi ise iyi veya kötü fiillerin yapılması neticesinde insan zihninde meydana gelen melekelerdir.” 

Türker, ahlak ilminde ahlaki failin görünürlüğü hakkında şunları kaydetti. “Ahlak ilmi, ahlaki kavramların ve yargıların bilgisinden oluşur. Dolayısıyla ahlaki fail şu üç şeyi temellük eder: İlki, erdemli veya erdemsiz sayılan melekelerin tasavvuru; ikincisi, bunların iyi veya kötü olduğuna ilişkin yargı ve üçüncüsü de insanın bu melekelerle donanmasıdır. Ahlaki fail, her üçünü de kendi içinde bulur ve bu bulmaya nispetle söz konusu kavram, yargı ve melekeler vicdani olarak nitelenir. Vicdaniyyat kelimesi, insan zihninde meydana gelen ahlaki bilinci ifade eder. Bu bilincin bir yönü ahlaki melekelere tekabül eder. Vicdaniyyat esas itibariyle aklın bir yönünü ifade eder. Bu yön kapsamında düşünülebilecek bilgi ve melekelerin üç özelliği vardır. Birincisi, vicdaniyyatın dayanağını oluşturan öncüller, farkındalıklı akıl yürütmeyi önceleyen bir düşünmede varlık kazanır ve bütün vicdani öncüller bu bedihi ve zorunlu idraklerin bir uzantısı olarak meydana gelir. Bu sebeple filozoflara göre nefsin bilmeleke haline tekabül eder. Dolayısıyla ilk ahlaki öncüllerden diğer öncüllerin türetilmesi, genel olarak bilkuvve aklın bilmeleke ve bilfiil akla dönüşme sürecinin bir parçasıdır.” 

Ömer Türker, insan idrakinin özelliklerinden bahsetti. “İnsan idraki, teorik ve pratik kısımlarıyla düşünüldüğünde, akılda meydana gelen bilgilerin bir kısmı saf teorik kısma girerken, diğer kısmı uygulamaya ilişkin olup pratik kısma girmektedir. Bu bilgilere nispetle düşünüldüğünde aklın iki yönü vardır. Birincisi, bildiğinin farkında olma özelliğidir. Bu özellik herhangi bir bilgisel içeriği gerektirmez, saf aklidir yani aklın akıl olmasının ortaya çıkardığı zorunlu bir durumdur ve bütün bilme durumlarına eşlik eder. İkincisi ise aklın bilgisel içerikleri kavramasıdır. Bu kavrayış bizzat aklın donandığı teorik ve pratik bilgiler sayesinde gerçekleşir. Yani teorik ve pratik akıl kavramlarıyla ifade edilen bilgiler bütünü, gerçekte bilginin her ne ise aklın o nesneyi anlamasını sağlamaktadır. Aklın saf anlama yetisi, bilgisel içeriğinden ayrı düşünülebilse de kendi kendisini idrak etme özelliğinden dolayı bilgisel içerikten hiçbir zaman yoksun kalmaz. Aklın bütün idrak süreçlerine etki eden ben idraki, anlama yetisinin çerçevesini oluşturur. Yani saf anlama yetisinin sınırları, insani öznenin bizzat kendisi dışında başka bir şey tarafından çizilemez. Oysa kendi kendisinin farkında olmayan bütün kuvvelerin sınırları, idrak ettikleri nesneler tarafından belirlenir.” 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.